Eylül sonu Ekim başı Çin tatilini bu sefer bizim için uzun ve maceralı bir tatil için kullanmaya karar verdik. Yakın zamanda bir kaç arkadaşımızın da Avustralya’da tatil yapması ve buradan övgülerle bahsetmesi, sanırım tatil rotamızı Avustralyaya çevirmemiz için yeterli oldu

Öncelikle kısa bir Avustralya tarihine bakıp ordan tatil rotamıza geri döneceğim.

Kıta, Avrupalı kaşifler tarafından ilk kez 16.yy başlarında keşfedilmiş. Önce Portekizli denizciler,ardından Hollandalı denizciler altın ve baharat bulma amaçlı yaptıkları keşif seyahatlerinde kıtanın kuzeyindeki Cape York’a ve batı kıyısına ulaşıyorlar fakat iklimi ve ada koşullarını zorlu buldukları için o zamanlar Hollanda’nın sömürgesi olan Endonezya’ya dönüyorlar. Adanın ilk ismi “New Holland”  yani “Yeni Hollanda”olarak geçiyor. 1642’de yine Hollandalı Abel Tasman, Tazmanya’yı keşfediyor.

İngilizler 1768’de meşhur James Cook ile adaya adım atıyor. Cook bilimsel bir gözlem için Tahiti’ye gittikten sonra dönüşte güneydeki kara parçasını keşfetmek için yola koyuluyor. Yeni Zelanda’nın etrafından dolaşıp daha önce keşfedilmemiş olan doğu kıyısına varıyor. Kıyı boyunca kuzeye doğru gidip yerleşime uygun bir koy arıyor ve halen Botany Bay olarak bilinen Sydney’in güneyindeki koyu keşfediyor. Aborjinlerle ilk karşılaşmasi da burada oluyor. Cook’un notlarında yerlilerle ilgili şöyle bir cümle kurmuş: “Tek istedikleri bizim bir an önce burayı terk etmemiz gibi…”

Bu keşiflerden 20 yıl sonra, mahkumlardan oluşan (fırından ekmek çalanlar, hayat kadınları, yan kesiciler vs.) ilk ingiliz kolonileri Avustralya’ya getiriliyor. Ve işte bu mahkumlar bugünkü Avustralya’nın temellerini atıyorlar. Dünyanın en korunaklı ve en güzel koylarından biri olan (şu an Opera House’un bulundugu koy) Port Jackson’da yerleşmeye başlıyorlar. İlk zamanlar tarım, hayvancılık olmadığı için yiyecek konusunda İngiltere’ye bağımlı yaşamışlar ve tahmin edilebileceği üzere büyük zorluklar çekmişler. Tabii zaman içerisinde düzen kurulmuş ve bugünlere kadar gelinmiş.

Bu arada Aborjinlerin yaşam tarzlarına ve düzenlerine hiç bir sekilde saygı gösterilmemiş. Yerleşmenin ilk 100 yılında “medeni” insanlar tarafından öldürülen Aborjinlerle ilgili herhangi bir yaptırım/yargılama olmadığı gibi pek çok Aborjin topraklarından ayrılmaya zorlanmış ve hor görülmüş. Pek çok orman tahrip edilerek Aborjinlerin doğayla kurdukları denge yokedilmiş. Tabii sonraları, 1900’lerde, Aborjin haklarının korunmasıyla ilgili pek çok çalışma yapılmaya başlanmış ve halen de bu oldukça önem verilen, hassas bir konu.

Avustralya ile ilgili bir kaç ilk izlenim;

~ Burger King’in ismi Avustralyada Hungry Jacks olarak geçmesi. Sebebi de Burger King isminin başka bir kişi ya da cirket tarafından daha önceden alınmış olması 🙂

~ Sydney’de çoğunluğun spor giyim ve siyah flip flop terliği tercih etmeleri, sabah işe giden bayanların üstünde takım elbise ayaklarında şıpıdak terlikler <Ofiste değiştirdiklerini umuyorum :)>

~ Halkın sakin, mutlu, saygılı ve medeni tavırları, özellikle Çin de yaşayan bizleri bir anda kendimize getirdi 🙂

Gelelim tatilimizin ilk ayaği olan Sdyney’de ki maceramıza; Bondi Beach’de AirBnb sayesinde kiralamış olduğumuz stüdyo daire yerleşmemiz ile ilk  günümüze başlamış olduk. İlk günün epeyce soğuk olması bizi tatilin geri kalanı için biraz korkutmuş olsa da hava şartları baharın geldiğini bize ilerki günlerde ispatladı.Kaldığımız dairenin lokasyonunu sevgili eşim tarafından çok iyi ayarladığından evden çıktığımız an itibariyle cıvıl cıvıl kafeleri ya da uzun ve geniş Bondi sahilini görmek için 5 dakika yürümek yeterliydi. Bondi Beach’de yapılabilecek bir kaç aktivite;

1) Bondi Sahili etrafında mutlaka yürüyüş ya da koşu yapılmalı. Bu şekilde Sdyney halkının sporla nasıl iç içe olduğunu görebilirsiniz. Ayrıca Bondi sahilinin de tüm güzelliği ayaklarınızın altında olacak. Sonrasında da sahilde oturup, yanınızda getirdiğiniz sabah kahvaltınızı yiyip kahve ya da çayınızı yudumlarken sörfçülerin soğuk ya da yağmur demeden denizin içinde doğru dalgayı saatlerce beklemesini izleyebilirsiniz.

Bu arada kaldığınız yerde gym yok ise ve mutlaka Gym’e istiyorsanız, iyi haber sahilde bulunan ufak çarşısı içinde uzun saatler açık olan Gym mevcut. Bizim girmeye fırsatımız olmadı ama içerisi bayağı iyi görünüyordu. Ben sabah koşusu ile Bondi sahilinin tadını çıkarmayı tercih ettim 🙂

2) Bondi Beach’deki restorantlarda güzel bir kahvaltı kaçırılmamalı. Özellikle avokado sevenler için bir kaç opsiyon mevcut. Yine burda bulunan restorantlarda öğle yemeği ya da akşam yemeği de yemenizi tavsiye ederim. Her şey çok taze ve lezzetli.

Bondi Beach’den şehir merkezine gittiğimiz zamanlarda ise tabii ki görülmesi şart olan başlıca bir kaç yeri ziyaret ettik. İşte gittiğimiz yerler ve benim değerlendirmem;

* Opera House – Opera Binası : Avustralya tarihinde ilk yerleşim yerlerinden biri üzerinde olan modern yapıt benim çok ilgimi çekmese de hem gündüz hem de gece resmi çekmeyi  unutmayın 🙂

* Royal Botanic Gardens – Kraliyet Botanik bahçesi : Hava güzel ise burda uzun zaman geçirmenizi tavsiye ederim. Hatta yorulup gelin, kendinizi çimlerin üzerine bırakıp kuş sesleri ve de ortamın keyfini çıkarın.

* Harbour Bridge : Aktivite meraklıları için bire bir. Biz toplam 2 saat 15 dakikalık olan tırmanma parkurunu aldık, isterseniz 3 buçuk saatlik olan parkuru da mevcut. Bir dip not, bizim aldığımız parkurun nerdeyse ilk yarım saati temel bilgi,giyinme ve tırmanma aksesuarlarının takılması ile geçti. Tırmanma ve merdivenler zaman zaman sizi zorlasada bence gayet başarılı bir aktivite organize etmişler.

* Taronga Hayvanat Bahçesi ve Mainly : Circular Quay’den kalkan günü birlik feribotlarla bir kaç farklı lokasyonu görmeniz mümkün. Biz çok vakit olmadığı için sadece Taronga Hayvanat Bahçesi ve Mainly’i tercih ettik. Tatil öncesi bir iki arkadaşımız Mainly’i epeyce övmüştü. Bondi Beach’den sonra Mainly bana pek enteresan gelmedi. Zevkler ve renkler tartışılmazmış 🙂

Hayvanat Bahçesi de fena değildi ama hayvanlarla yakın temas içinde bulunamıyorsunuz. Eğer yeterli zamana sahip iseniz feribotun diğer uğradığı lokasyonlarda da zaman geçirip güzel bir tur yapabilirsiniz

Biz dolu dolu geçirdiğimiz bir kaç gün sonunda yeni bir macera için rotamızı Cairns’e çevirip yolculuğumuza kaldığımız yerden devam ettik. Ayrıntılar bir sonraki yazıda 🙂